"Aşk hangi olgunlukta yaşanırsa yaşansın, insan kendi yaşında değil aşkın yaşındadır." Gürsel Korat, Çizgili Sarı Defter,sf.81
"Zaman, zamana yetişemeyen tek şeydir." Gürsel Korat, Çizgili Sarı Defter, sf.79
"Mantığım kahrolsun! Küllenmiş bedenimi, yanan aklımı seviyorum ben." Gürsel Korat, Çizgili Sarı Defter, sf.83
"İnsan kendi yurdunun gezgini olamıyor. Eğer orayı keşfe gelirse, kendini keşfediyor." Gürsel Korat, Çizgili Sarı Defter, sf.11
"Oysa her yazar, isterse gerçeği anlatsın, okuyucuya bir düş sunar; çünkü yazı, okuyanın düşüdür." Gürsel Korat, Çizgili Sarı Defter, sf. 77
"Aşk: Koca bir yalnızlıkla oturmaktır, yalnız. Aşk bir odada saklıdır ve sonra sokağa çıkar" Gürsel Korat, Çizgili Sarı Defter, sf.79
"Öyle kolay kendisi kurtulması söylemesi öyle kolay / kolaylığından sıkılıyorum / kurtulmak elimden gelmiyor." Turgut Uyar'ın bilmem hangi şiirinden...
"Büyümek, yalnız tutunanlara gerekli." Oğuz Atay, Tutunamayanlar sf122
"Sen bize güzel bir masal anlatırsan, dedim ona, ben de senin sayende dünyaya belki yeni bir şeyler söylerim." Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken, Sf.141
"Şehirlerin de yaraları vardır; bunlar da zaman içinde kabuk bağlar." Gürsel Korat, Kalenderiye, sf.81
"Gendimi guççük bebelerinen oynamak isteyib de, niyşin var lan bebelerin içinde,zırık kadar olmuşsun çekil diyin azarlanan tokaç kafalı,gamalak oğlanlar gimi işe yaramaz buluyorudum." Gürsel Korat, Kalenderiye. (sayfasını hatırlamıyorum lakin kitabın önemli bir bölümü bu konuşma diliyle yazılmış. İnsan ister istemez sesli okuyor.)
"Öyle ya, sadece insanlar yola şekil vermez; yollar da insanı eğer, büker, genişletir, başka bir adam yapardı".(Hatırlamıyorum bunu valla.)
"Bence hiçbir çocuk altına kaçırmaktan utanç duymamalı. Ağlamaktan ve korkmaktan da! İnsanlar karıncaları ve birbirlerini öldürmekten utanmalı. Babalar ve anneler çocuklarını sevmemekten, onları terk etmekten utanmalı. Ama bu dünyada öyle değil ki! Zarar veren değil, zarar gören utanıyor." Markar Esayan, Jerusalem sf. 160
"İncecik bir toz gibi yayılır savaş. Onu lanetlerken içine çekersin." Amin Maalouf, Adriana Mater, sf31
"Kanım, kanımız, onun kanı... Nasıl da aldatıcı bu sözler! Nasıl da kirletiyor insanı bu sözler! Erdemler yakıştırıyoruz kana, eğilimler. Hatta kanılar, sözler: 'Kanım şöyle diyor bana.' 'Kanım şunu emrediyor.' Kanın sana bir şey söylemez Yonas. Ne ses çıkarır, ne bağırır, ne bir şey anımsar. Sana vereceği bir buyruk da yoktur." Amin Maalouf, Adriana Mater, sf. 57
"Benim gibi güzellikten yoksun, çekici yanı olmayan, ne geçmişi, ne amacı olan, işbitircilikle alakası olmayan, parlak hiçbir özelliği olmayan, kısacası hiçin teki olan bir kızın tuzukurular dünyasında boğuşması fikri, daha denemeye kalkmadan beni yormuştu. Tek bir şey istiyordum: beni rahat bıraksınlar, fazla bir şey istemesinler ve gün içerisinde açlığımı giderme izninden yararlanabileceğim birkaç ânım olsun." Kirpinin Zarafeti, sf. 32.
"Kendini hangi yanılsamayla avutmak istemiş olursa olsun, herkesin son sözü, özü neyse odur daima." Kirpinin Zarafeti, sf. 75
"(...)ben de çayın önemsiz bir içecek olmadığını biliyorum. Bir ritüel halini aldığında, küçük şeylerdeki büyüklüğü görme yeteneğinin merkezini o oluşturur.(...) yani çay ritüeli, hayatlarımızın saçmalığında dingin bir uyum gediği açmak gibi olağanüstü bir erdeme sahiptir." Kirpinin Zarafeti, sf. 76
"Her zaman vakti olanlara saygı duyulmaz," Oğuz Atay, Korkuyu Beklerken, sf. 43
"Nereyi Seversen orası senin dünyandır." Oscar Wilde, Bütün Masallar Bütün Öyküler, sf.43
"Ama aşkın modası geçti artık, şairler öldürdü aşkı. Aşk hakkında o kadar çok şey yazdılar ki, kimse onlara inanmaz oldu." Oscar Wilde, Bütün Masallar Bütün Öyküler, sf.43
"İşte kader hep böyle muamele eder bizlere, hemen arkamızdadır, iyice sokulmuştur, hatta biz kendi kendimize söylenirken, her şey bitti, heosi bu kadar, ama kimin umurunda, elini uzatmıştır omzumuza dokunmak için." Jose Saramago, Bilinmeyen Adanın Öyküsü, sf.22"Eğer kendinden çıkamazsan asla bilemezsin kim olduğunu," Jose Saramago, Bilinmeyen Adanın Öyküsü, sf.34
"Adayı görmek için adayı terk etmen gerekir. Kendimizden kurtulmadığımız sürece kendimizi göremeyiz." Jose Saramago, Bilinmeyen Adanun Öyküsü, sf.35
"Aptal dediğimiz çok defa üstüne hiçbir yazı yazılmamış boş bir kâğıda benzer. Mademki boştur, güzeli bulamamıştır. Fakat mademki yine boştur, çirkinden kurtulmuştur. Aptalın şuuraltı veya şuurüstü kavrayışıyla bulunmuş kimbilir ne erişilmez hakikatler var! Hakiki aptal, o boş kâğıdın üzerine hiçbir şey yazmamış olan değil, saçma sapan, kör topal, yalan yanlış şeyler karalamış ve onlara sımsıkı sarılmış olandır. Yani aptallıktan yola çıkıp akla varmamaış ve yarı yolda kalmış idrak cücesi." Necip Fazıl.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder