24 Mayıs 2014 Cumartesi

Beni Oku

Bazen duyabilirsiniz, çevrenizdeki insanlar, olaylar, eşyalar, kavramlar "beni oku" diye fısıldar. Hatta kendi nefsiniz bile okunmak ister sizin tarafınızdan. Başkalarına okutmak ister kendini. Kim bilir, belki bu yüzden insanoğlunun en büyük ihtiyacı, bir şahittir yaşamına, acılarına, yeteneklerine... 

Son zamanlarda Kuran, Mezmurlar, Tevrat ve İncil okumalarına ağırlık verdim. Kuran'ın anlattığı olaylar vasıtasıyla  insan psikolojisinin şifrelerini en ince ayrıntısına kadar yansıtması beni büyüledi. Kuran okurken, kendi nefsimi, insanı, ve onu yaratan Rabbi okuduğumu hissediyorum. 

Kuran'ın anlattığı olaylar, anlatıda seçtiği insanlar ve onların karakterleri, üzerinde uzun uzun düşünmeye, genelleştirmeye açık sonuçlar çıkarmaya öyle müsait ki, herhangi bir film izlerken dahi, Kuran bu insan tipini anlatmıştı diye geçiriyorsunuz içinizden.

Dün ise, bu anlattığıma açıkça şahit oldum. Oyunculuk harikaydı. Anlattığı olay ise, zihnimde direk olarak Kuran'a bağlandı. Kuran'daki şeytanın insan karşısındaki büyüklenmesine, yahudilerin Hz. Muhammed'i peygamber olarak kabul etmemesinin altında yatan psikolojiye.

Amadeus. Filmimizin adı bu. Wolfgang Amadeus Mozart'ı anlatan bir film. Mozart'ı anlatan ise, onun rakibi, saray bestecisi Salieri.
Öncelikle şunu söyleyeyim. Film, gerek oyunculuk açısından, gerek müzik ve görselliği açısından müthişti. 
Gelelim neden Kuran'daki kıssalarla filmi bağdaştırdığıma. Sebep, filmde Mozart'ı anlatan Salieri. Öyle içten, öyle dürüst anlattı ki kendini. O kendisini anlatırken ben film boyunca Şeytan'ın adem ve Tanrı karşısındaki isyanına, hayalkırıklığına, kibrine, kıskançlığına ve isyanına şahit oldum. "Neden ben değil de o" diye sorarken, Yahudilerin, "bizden biri peygamber olmalı değil miydi?" sorusunu hangi psikoloji ile sorduklarına şahitlik ettim. Ve sonra, insanın Tanrıya olan güvensizliğini anladım. İnsan ya da şeytan, nasıl oluyor da Tanrı'nın seçtiğini beğenmiyor? Bunun tek bir cevabı var, yaratanına güvenmiyor, onun seçtiği kişinin doğru bir seçim olmadığını düşünüyor, seçilen makama kendisinin ya da kendinden olanın daha layık olduğunu düşünüyor. Oysa Rabbimizin bizden beklediği teslimiyet, onun seçimlerine güvenmeyi gerektirir. 


Bu bağlamda filmi önemli görüyorum. İster Kuran meali okumuş olun, ister olmayın; eğer film izlemeyi seviyorsanız bu filmi de izleyin. Eğer Kuran okumuşsanız, zaten yukarıda anlattıklarıma hak vereceksiniz.

Selam ve dua ile...