"Ne okuyorum?" dedim bu kitabı okurken.
Önce yazı hakkında küçük denelemer diyebildim. Kelimelere, cümlelere konuşma dilinden daha fazla yük yüklenmiş, bunu ustalıkla yapıtığı için de kelimeleri yormamış ve yazı hakkında bir kazı yapmış diye düşündüm. Yazının gizil alanlarına giderken kitap giderek gizemli bir hale gelmiş. Türü, biçimi, kurmacası, düşünmecesi, öykülemecesi tür dışı bir türe bürünmüş.
Kitabı bitirip kapattığım da aynı şeyi sordum: "Ne okudum ben?"
Bilmiyorum. Bu kitabın türü hakkında tek bir tür ismi vermek doğru olmaz. Türler arası bir çalışma ve dimağımda değişik lezzetler bırakan bir kitap bu.
Nuri Pakdil'in Edebiyat Dergisi Yayınları'ndan çıkardığı Kalem Kalesi 101 sayfa. Kitabın başında önsöz yok, arka kapağında tanıtım yazısı yok, hiçbir yazarın ve editörün kitapla ilgili notu yok. Her bakımdan yaftasız, reklamsız; safiyetle okuyucuya yazılmış bir mektup, Kalem Kalesi.
Kitaptan bazı alıntılar:
"Her yazı: bir temel kazı: yaklaşmak için varoluşun giz alanlarına."
"Devingenlik kavramının çekilen her kopyası direnişin hammadesini verir bize."
"Süpürülmekten korktukları için her süpürgenin sapına yapışanları iyi ayırt etmeli."
"...yazmak, Ağrı'dan daha ağır bir dağı yüklenmektir."
"Yazı yazarkenki kadar İstanbul'u yakından görmedim ben."
Not: Kitapta yer alan Telefon Kulubeleri yangınında İlk Tutanak Müsveddesi başlıklı yazı yaklaşık 2,5 sayfa ve bu iki buçuk sayfalık yazı bir cümle.
Kitapla ilgili okuyabileceğiniz bir başka yazı şurda.